Said Nursi’nin siyasetten uzak durması, onun doğrudan bir siyasi parti, ideoloji ya da hareket içinde yer almaması, ancak toplumsal meselelerde ahlaki ve manevi bir duruş sergilemesi anlamına gelir. Bu tutum, Nursi’nin dini ve manevi çalışmalarını siyaset üstü bir çizgide tutma isteğinden kaynaklanır.
Bu Tavrın Temel Nedenleri:
- İslam’ın Evrensel Değerlerine Odaklanma:
Said Nursi, İslam’ı siyasetle sınırlandırmanın dinden uzaklaşmaya yol açabileceğini düşünmüştür. Ona göre İslam, siyasi çekişmelerin ötesinde, bireylerin manevi ve ahlaki gelişimine rehberlik eden evrensel bir dindir. - Birlik ve Bütünlük Vurgusu:
Nursi, Müslümanların birlik içinde olması gerektiğini savunmuş ve siyasetle ilgilenmenin ayrılıklara neden olabileceğine dikkat çekmiştir. Farklı siyasi görüşlerin Müslümanlar arasında fitne ve bölünmeye yol açabileceğine inanmıştır. - Dünyevi Güçten Uzak Durma:
Nursi, dünyevi güç ve iktidarın geçici olduğuna ve asıl önemli olanın Allah’ın rızası için çalışmak olduğuna inanmıştır. Bu yüzden, kişisel çıkarlar veya siyasi kazançlar yerine insanları imana, ahlaka ve güzel ahlaka yönlendirmeye öncelik vermiştir. - Manevi ve Ahlaki Eğitimin Önemi:
Toplumun manevi olarak yükselmesinin, siyasi başarıdan daha önemli olduğunu savunmuştur. Ona göre, toplumu değiştirecek en güçlü etken, insanların kalbinde ve zihninde meydana gelecek manevi bir değişimdir.
Said Nursi’nin Sözleriyle:
“Şeytanın hilelerinden birisi de müminleri siyasete teşvik ederek, onların ahiret amellerini dünyevi çıkarlara alet etmektir.”
Bu söz, Nursi’nin siyasetin ne kadar dikkatle yaklaşılması gereken bir alan olduğunu vurgular.
Sonuç:
Said Nursi’nin siyasetten uzak durması, onun dini ve ahlaki bir önder olarak kalmasını sağlamış, İslam’ın evrensel mesajını her kesime ulaştırma çabasını pekiştirmiştir. Nursi, manevi değerlerin siyasi çıkarların önünde tutulması gerektiğini savunarak, toplumun ruhunu inşa etmeye odaklanmıştır. Bu yaklaşım, günümüzde de Risale-i Nur talebeleri tarafından benimsenen bir ilkedir.